15 Ocak 2012 Pazar

HOŞGELDİNİZ

Topkapı ülkemizin en büyük ve muhteşem müzesi, tam bir tarih hazinesi. Bu ülkenin her insanı burayı gezmeli diye düşünmemek elde değil. Özellikle müze kartı almalısınız.
Buyrun: gerek ülkemizin ve gerekse ülkemiz dışında, büyük bir üne sahip, en büyük müzelerden biri: Topkapı Müzesi. Gerek konumu, gerek yapısı ve gerekse sergilenen eserler yönünden, muhteşem ve muhteşem ötesi bir kültür hazinesi. Ama: daha önce de söylediğim gibi: tanıtım gerek. Bilmek gerek. Elbette: başınızda bir rehber olmadan da; sizlerin gidip burayı rahat ve bilinçli olarak gezebilmeniz gerek.İçinde bulunan muhteşem ve eşsiz güzellikler ve gerekse mimari yapı ve tarihi geçmişi düşündüğünüzde; burada, anlatılanların belki de yetersiz geldiğini düşündüğünüz anlar olabilecek. Ama; şuna inanın ki; bu kültür bizim, bu eserler, bu hazineler, bu kutsal emanetler bizim. Bunların bizim olması; elbette kişisel olarak muhteşem bir gurur kaynağı.
Uzun lafın kısası; gidin Topkapı Sarayına (Müzesine) doya doya gezin. Kesinlikle; muhteşem keyf alacağınız bir gün yaşayacaksınız. Topkapı Sarayının tarihi süreç içindeki yeri, ne zaman yapılmış, kim yaptırmış, nasıl yapılmış? Hepsi burada deyindik.

   

Bab-ı Hümayun (Sultan Kapısı)

Topkapı Sarayı'nın Ayasofya'ya bakan ve "Saltanat Kapısı" da denilen büyük dış kapısı. Fatih Sultan Mehmet tarafından yaptırılan bu kapıdan sarayın birinci avlusuna girilirdi. İç içe iki kapıdan oluşan Babıhümayun'un iki yanında Babıhümayun kapıcılarına ait odalar bulunmaktaydı. Büyük tören ve alaylarda saraya giriş-çıkış bu kapıdan yapılırdı.

Babüs Selam Kapısı

Topkapı Sarayının ikinci kapısı. Bu kapıya Ortakapı da denir. Fatih Sultan Mehmed Han zamanında sade bir biçimde yaptırılan bu kapının sağına ve soluna Kanuni Sultan Süleyman Han döneminde iki kule eklendi. Babüsselam'ın biri dışa, öteki iç avluya açılan iki büyük kapısı arasındaki bölümüne "kapıarası" denirdi. Kapıyı Kapıcıbaşı Ağanın idaresindeki "Bevvaban-ı Dergah-ı Ali" denilen kapıcılar korurdu. Babüsselam bugün Topkapı Sarayı Müzesinin giriş kapısı olarak kullanılmaktadır.

ADALET KULESİ

Padişahların divan toplantılarını dinledikleri Adalet Kasrı Fatih Sultan Mehmed döneminde bağımsız kule şeklinde bir bina olarak yapılmıştı. Osmanlı Devleti’nin adaleti her şeyin üzerinde tuttuğunu ifade eden sembolik bir anlamı vardır. Adalet Kulesi Sultan II. Mahmud döneminde (1819-20) yıllarında tadil edilerek yükseltilmiştir. Daha sonra, 19 yy.da Sultan Abdülaziz döneminde bugünkü yüksek ve sivri külahlı görünümünü kazanmıştır. 2007 yılında Kültür Bakanlığı tarafından restorasyonu yapılmıştır.

Dîvân-ı Hümâyûn


Osmanlı İmparatorluğu'nda, padişah sarayında toplanan ve şimdiki Bakanlar kurulu gibi memleketin önemli işlerini gören, bu arada müracaat dilekçelerini de kabul ederek bir çeşit yüksek mahkeme vazifesi de gören kurumdur. Dîvân-ı Hümâyûn , Topkapı Sarayındaki Kubbealtı dairesinde toplanırdı. Kuruluşu, Orhan Gazi dönemindedir. Devletin ilk zamanlarında devlet işleri ya doğrudan doğruya padişahlar tarafından ya da sadrazamlar tarafından görülürdü. İstanbul'un alınmasından sonra, devlet işlerinin çoğalması, böyle bir divanın kurulmasını gerekli kılmıştır. Fatih Sultan Mehmet dönemine kadar padişahın başkanlık ettiği Divanı Hümayun'a daha sonra sadrazam başkanlık etmiştir.

BİRİNCİ AVLU


İmparatorluk kapısından girilince, buradan; “Alay Meydanı”na geçilir. Bu meydanın bulunduğu yerde: sarayın dış hizmet binaları bulunur. Bunlar; saray fırınları, silah ve cephane deposu olarak kullanılan Aya İrini kilisesi, muhafız alayı, darphane, odun depoları ve aşağıdaki düzlükte ise; özel sebze bahçeleri vardı. Bu yapılardan; günümüze yalnızca; Aya İrini ve Darphane ulaşabilmiş. Girişi takiben, Aya İrini Kilisesi görülüyor. (Osmanlı Darphanesi ve Aya İrini Kilise’si hakkında ayrıntılı bilgi ve gezi planı; yine bu sitede, ayrı bir başlık altında yazılmıştır, orada bulabilirsiniz.) Bu avluda; sarayın ilk yapıları olan; Çinili Köşk görülüyor. Ayrıca; Arkeoloji Müzesi de, bu avluda.
(Çinili Köşk ve Arkeoloji Müzesi’de; yine bu sitede, ayrı başlık altında, ayrıntılı olarak incelenmiş, gezi planı yapılmıştır, ayrı başlık altında bulabilirsiniz.)

İKİNCİ AVLU



Birinci avludan sonra ikinci avlu geliyor. Burası; ön avlu ve aynı zamanda saray müzesinin ana girişi. Kapladığı alanın ölçüleri: 160 x 130 m. ve 22 dönümlük bir alan üzerine yerleşilmiş . Bu avlunun sol tarafında: Harem, Kubbealtı, Has Ahır, Zülüflü Baltacılar Koğuşu, İç hazine gibi bölümler var. Sağ tarafta ise: mutfaklar bulunuyor.
İçinde bulunduğunuz bu önemli avlu: “ Alay Meydanı “ olarak anılıyor. Burası; önemli merasimlerin yapıldığı bir alan. Burası; devlet ve hükümetin yönetim merkezi. Yalnızca; sultanlar, bu avluya at ile girebilirlerdi.
Bu avluda; halktan resmi işi olanlar, özel ödeme günlerinde maaş alan yeniçerilerin temsilcileri, yabancı ülke elçilerinin kabulleri ve devlet törenleri yapılırdı. Özellikle; padişahların cülüs merasimleri ile, üç ayda bir yeniçerilere ulufe dağıtımı merasimleri çok görkemli olurdu.
Törenlerde; padişahın altın tahtı; bu kapının saçağı altındaki taşlığa kurulurdu. 5-10 bin kişinin katılabileceği kapasitedeki törenlerde, tam bir sessizlik hüküm sürerdi ve katılanlar; bir saygı ifadesi olarak, elleri önlerine kavuşturulmuş olarak dururlardı.
Sefere çıkılırken; Padişah, Serdar-ı Ekrem’e, buradaki taşın altında, deliğe saplı bulunan, sancağı teslim ederdi..