Burası; Divan-ı Hümayun’un (Bakanlar Kurulu) toplantı yeri. Bina; Kanuni Sultan Süleyman zamanında yapılmış. Fatih Sultan Mehmet, Padişahların divana başkanlık etme adetlerini kaldırmış, bundan sonra, bu görevi Sadrazamlar yürütmüş. Divan toplantıları: Sadrazam başkanlığında; vezirler ve katipler ile burada yapılırmış.
Karşımıza gelen duvardaki kafesli pencere; Harem’e
açılıyor. Padişah; istediği zaman, bu kafesin arkasından, varlığı
hissedilmeden, Divan toplantılarını izleyebiliyormuş.
Yabancı elçiyi; önce Sadrazam, “Kubbealtı” denen yerde
kabul eder, ağırlar, ziyafetlerden sonra, kendisine ağır bir hilat (kaftan)
armağan ederdi. Boyunu aşan ağır kaftan içinde; kendini küçülmüş gibi hisseden
elçinin kollarına; iki, iriyarı yeniçeri girerdi. Yine; yeniçerilerden oluşan
bir kordon altında: taht odasına götürülürdü. Gerek bu muamele, gerek ihtişamlı
dekor içinde, Sultan ile yaptığı görüşme, elçiyi, bir daha unutamayacağı, bir
şaşkınlık ve hayranlık içinde bırakırdı.
Sağdaki bölüm; Divit (kalem) odasıdır. Divan
kararları, burada kaleme alınırmış. Bu binanın arkasında yükselen kulenin
kaidesi; Fatih Sultan Mehmet devrinden kalma. Sarayın; tek, kulesi de burada.
Giriş kapısı: harem tarafında. Devlet adaletinin bu divanda dağıtılmasından
dolayı; bu kuleye, “Adalet Kulesi” ismi verilmiş. Bu kuleden; bütün İstanbul ve
liman görülüyor. Üst kısmı ise, Sultan II.Mahmut devrinde onarılmış.
Osmanlı devrinde; Adil veya Adalet Köşkü diye
anılırmış. Bu ilk haliyle, sarayın Fatih devrinde, bir iç kale olarak inşa
edildiği ve kulenin de, tek olmayıp, altı adet olduğu; kalan izlerden ve
Matrakçı Nasuh’un minyatürlerinden anlaşılmakta.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder